Karadağ Cumhuriyeti ve Tarihi

73 ZİYARETÇİ
  • EKLENME TARİHİ: 28 Şubat 2024 17:37
  • TARİH: Nüfusu 700 bin
  • WEB ADRESİ: Ülkede genel olarak Akdeniz iklimi yaygın olup, yazlar sıcak ve kuraktır. Ancak iç kesimler daha soğuk ve kışın kar yağışlıdır.
  • ORGANİZATÖR: Güneydoğu Avrupa’da yer alan Karadağ’ın batısında Adriyatik Denizi, doğusunda Sırbistan ve Kosova, kuzeyinde Bosna-Hersek, güneyinde ise Arnavutluk bulunmaktadır.
  • YER: %45 Karadağlı, %28 Sırp, %11 Boşnak, %9 Arnavut, %1 Hırvat, %1 Romen, %5 Diğer

ETKİNLİK HAKKINDA

Ülke Tarihi  

Slavlardan önce Arnavutların yaşadığı bugünkü Karadağ topraklarına Slavların 6-7. yüzyılda geldiği tahmin edilmektedir. Bu tarihten itibaren Katolikleştirilmiş ve bölgesel prensliklerin hakimiyeti altına giren bölge Sırplarla Bizans İmparatorluğu arasında hakimiyet mücadelesine sahne olmuştur. Bölgede Karadağ ismi (Crna Gora) 12. Yüzyılın sonlarından itibaren kullanılmaya başlanmış, daha sonra bölgede Venedikliler hakimiyet kurmuştur.

14. yüzyılda Birinci Murad devrinde başlayan ve giderek artan Rumeli ve Balkan fetihlerinin ardından bölge Fatih Sultan Mehmed devrinde kısmen, 16. yüzyılın başlarında da büyük oranda Osmanlı Hakimiyeti altına girmiş ve özerk bir statüde yönetilmiştir. Osmanlı Devleti’nin zayıflaması ile birlikte özellikle 18. yüzyılda bölgede isyan hareketleri baş göstermişse de başarılı olmamıştır. 1830’larda Çar İkinci Petro, ilk kez Karadağ’ı hakimiyeti altına aldığını ilan etmiş, yüzyılın ortalarından itibaren süren karşılıklı mücadelelerin ardından ilk olarak 1852’de kurulan Karadağ Prensliği 1878 yılında Berlin Kongresi ile bağımsızlığını ilan etmiştir. Bağımsızlığın ilk yıllarına tekabül eden İkinci Abdülhamid devrinde iki devlet arasında 30 yıl süre ile barış ortamı muhafaza edilmiş ve iyi ilişkiler kurulmuştur. 1910 yılında krallığa dönüşen Karadağ, Birinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan Yugoslavya’nın bir parçası olmuştur.

1991 yılında Yugoslavya’nın dağılması ile birlikte diğer federasyon üyeleri bağımsızlığını ilan ederken, Karadağ, Sırbistan’ın baskısıyla 1992’de oluşturulan Federal Yugoslavya Cumhuriyeti’nde yer almış, 2003 yılında birlik Sırbistan-Karadağ Devlet Birliği ismini almıştır. Ancak bu süreç de fazla uzun sürmemiş ve Karadağ 21 Mayıs 2006’da gerçekleştirilen referandumun ardından 3 Haziran 2006 tarihinde bağımsızlığını ilan etmiştir.

Siyasî Yapı

2006 yılında bağımsızlığını kazanmasının ardından Karadağ, yüzünü Avrupa-Atlantik hattına dönmüş ve dışa açık bir dış politika anlayışını benimsemiştir. Bu kapsamda AB’ye aday üye statüsünde bulunan Karadağ, 2017’de NATO’ya dahil edilmiştir.

Parlamenter demokrasi ile yönetilen Karadağ’da devlet başkanı beş yılda bir gerçekleştirilen seçimlerle belirlenmektedir. Ülkede son devlet başkanlığı seçimi 15 Nisan 2018 tarihinde gerçekleştirilmiş olup, seçimi kazanan Milo Dukanovic halihazırda görevini sürdürmektedir. Yürütme organı başbakan ve bakanlar kurulunun oluşturduğu kabinedir. Halihazırda ülkede başbakanlık görevini Dusko Markovic yürütmektedir. Yasama organı 81 milletvekilinden oluşan parlamentodur ve üyeleri dört yılda bir gerçekleştirilen seçimlerle belirlenmektedir. Ülkede son milletvekili seçimleri 2016 yılında gerçekleştirilmiştir. Ülke idarî olarak 23 bölgeye ayrılmıştır.

Ekonomik Durum

Bir şehir büyüklüğündeki yüzölçümü ve 700 bin kişilik nüfusuyla dünyanın en küçük ülkeleri arasında yer alan Karadağ’da ekonomi, büyük oranda hizmet sektörüne ve özel olarak turizme dayalıdır. Millî gelirin dörtte üçü hizmet sektöründen %20’den fazlası turizmden karşılanmaktadır. Doğal güzellikleri ve denizi ile her yıl nüfusunun iki katı kadar turisti ülkesinde ağırlayan Karadağ’da, gemi ve yat turizmi de yapılmaktadır. Bu doğrultuda ülkede deniz, hava, kara ve demiryolu taşımacılığı alanında önemli yatırımlar yapılmaktadır.

Yugoslavya ve sonrasında Sırbistan ile birlikte geçirilen dönemin ardından 2006 yılında ilan edilen bağımsızlıkla birlikte ülke serbest ekonomiye geçiş sürecindedir. Dışa açılma ve özelleştirme politikalarının devam ettiği ülkede, maddî refah seviyesi her geçen yıl yükselmekte, enflasyon ve yoksulluk oranları düşük seyretmektedir. Buna mukabil %15’in üzerinde seyreden işsizlik oranları ise halen yüksek seviyededir.

Tarım oldukça sınırlı düzeyde olup, şarap ihracatı için üzümün yanı sıra, az miktarda tütün, zeytin, turunçgiller ve patates yetiştirilmektedir. Sanayi sektörünün ülke ekonomisindeki payı da %15-20 aralığında olup alüminyum ve çelik üretimi ön plandadır.

Dış ticarette ülke ithalata bağımlı olup, yıllık toplam dış ticaret hacmi 2017’de 2.61 milyar doları ithalat, 420 milyon doları ihracat olmak üzere toplamda 3.03 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Başlıca ihracat kalemleri alüminyum, elektrik enerjisi, ağaç, petrol yağları, şarap, çinko, alaşımlı çelik borular ve deniz araç gereçleri; başlıca ithalat kalemleri ise petrol yağları, otomobil, elektrik enerjisi, ilaç, telefon cihazları, inşaat malzemeleri, mobilya ve elektrik devrelerdir. Dış ticarette büyük oranda bölge ülkelerine yönelen Karadağ’ın en önemli ticaret ortakları Sırbistan, Çin, Almanya, Macaristan, Bosna-Hersek, Türkiye, Slovenya, İtalya, Yunanistan ve Hırvatistan’dır.

Türkiye ile İlişkiler

Bağımsızlığını 2006 yılında ilan eden ve bu bakımdan dünyanın en genç devletlerinden biri konumunda olan Karadağ ile Türkiye arasındaki ilişkiler bugüne kadar olumlu düzeyde seyretmiştir. Karadağ’ın bağımsızlığını ilk tanıyan devletlerden biri Türkiye olurken, Karadağ’a Cumhurbaşkanı düzeyinde ilk ziyareti 2009 yılında Abdullah Gül gerçekleştirmiştir. 2013 yılında Başbakan unvanı ile Ahmet Davutoğlu da Karadağ’a ziyarette bulunurken, 2015 yılında da dönemin Karadağ Cumhurbaşkanı Filip Vujanovic Türkiye’yi ziyaret etmiştir. Her iki ülkenin diplomatik misyonları büyükelçilik düzeyinde faaliyette olup, THY 2010 yılından bu yana Karadağ’ın başkenti Podgoritsa’ya düzenli uçuşlar gerçekleştirmektedir. Öte yandan Podgoritsa’daki TİKA ve Yunus Emre Enstitüsü ofislerinin diplomatik ilişkilerin yanı sıra kültürel ilişkilere büyük katkı sağlaması hedeflenmektedir. Zira ülkede bulunan %20 oranındaki Boşnak, Arnavut ve Karadağlı Müslüman nüfus, Türkiye-Karadağ ilişkilerini daha da önemli kılmaktadır.

İki ülke arasındaki ticarî ilişkiler sınırlı düzeydedir. Bunda Karadağ’ın 1 milyonu bulmayan düşük nüfusu kadar henüz çok yeni bir devlet olmasının da etkisi bulunmaktadır. Bununla birlikte iki ülke arasındaki toplam dış ticaret hacmi giderek artmaktadır. 2006 yılında yalnızca 8 milyon dolar civarında olan dış ticaret hacmi, 2018 yılında 79.5 milyon doları Türkiye’den Karadağ’a ihracat, 14.2 milyon doları ithalat olmak üzere toplamda 93.7 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’den Karadağ’a ihraç edilen başlıca ürünler inşaat malzemeleri, elektronik eşya, tekstil ürünleri ve sebze-meyve çeşitleri, başlıca ithalat kalemleri ise işlenmemiş alüminyum ve demir-çeliktir. Öte yandan iki ülke arasında 2010 yılında yürürlüğe giren Serbest Ticaret Antlaşması, Karadağ’ın para birimi olarak Euro’yu kullanıyor olması ve iki ülke arasında giderek artan kültürel ilişkiler, önümüzdeki yıllarda ticaret hacminin daha da yukarılara taşınmasına zemin hazırlamaktadır.

Müslümanların Durumu

Karadağ’da İslamiyet’in izleri 15. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Yaklaşık dört asır devam eden Osmanlı hakimiyeti boyunca gerek kıyı kesimlerde gerek daha içeride yer alan dağlık kesimlerde Müslüman yerleşimleri varlığını muhafaza etmiştir. Bir bölümü günümüze kadar ulaşan Osmanlı eserleri, bölgede İslam kültürünün göstergesi niteliğinde olup, son yıllarda bunların bir kısmı Türk kurumlar aracılığıyla restore edilmektedir.

Günümüzde Karadağ’da yaşayan Müslümanların genel nüfus içerisinde hatırı sayılır bir oranda olduğu söylenebilir. Ülkede sayıları 150 bine yaklaşan Müslümanların büyük bir kısmı Boşnak ve Arnavut olup, az sayıda Karadağlı Müslüman da bulunmaktadır. 2012 yılında devlet yönetimi ile Karadağ İslam Birliği arasında imzalanan protokolle birlikte Müslümanlar Karadağ devleti tarafından resmen tanınmış ve hakları güvence altına alınmıştır.

Karadağ’da yaşayan Müslümanların en önemli ihtiyaçları, azınlık statüsünde bulundukları ülkelerinde temel hak ve özgürlüklerinin korunmasıdır. Son yıllarda Karadağ devletinin takındığı genel tavra bakılarak bu noktada çok büyük olumsuzluklar yaşanmadığı söylenebilir. Ancak çok yakın bir geçmişte Bosna-Hersek’te yaşanan soykırım süreci dikkate alınarak, Karadağ Müslümanlarının sahipsiz olmadığı her fırsatta vurgulanmalıdır. Bu noktada akademik organizasyonlar, kültür turizmi, yayıncılık faaliyetleri, öğrenci değişimi, insanî yardım ve kalkınma projeleri vb. gibi sivil çalışmalarla “kamu diplomasisi”ne ağırlık verilmesi hayatî önem taşımaktadır.